Fenerbahçe yıkılmaz!
10.10.2015 10:10
Dün, aslında hiç açılmaması gereken bir dava sona erdi ve başta Aziz Yıldırım olmak üzere tüm sanıklar beraat etti. Şimdi Yargıtay süreci var elbette. Ancak orada da sonuç değişmeyecektir. Herhangi bir spor dalında gerçekleştirildiği iddia edilen bir olayın davasının "özel yetkili mahkeme" de görülmesinin mantığını hiç bir zaman anlayamadım, o da ayrı konu...
Ben bu olaya biraz farklı yaklaşacağım;
Kendimi bildim bileli Galatasaraylıyım. Hem takıma, hem camiaya, hem renklere aşık biri olarak Galatasaraylı olmakla da gurur duydum. Yine kendimi bildim bileli beni en heyecanlandıran maçlar her zaman Fenerbahçe maçları oldu. Beşiktaşlı dostlarım lütfen darılmasın ama Galatasaray-Fenerbahçe maçları, en azından benim özelimde hep tüm maçların üzerindeydi.
Fenerbahçe benim için bu kadar özelken, bizzat son yolculuğuna uğurladığım Lefter ve Can Bartular bu kadar saygıdeğerken, Aziz Yıldırım'ı da bir o kadar sevmem. Konuşmaları, icraatları ve tek adamlık sevdası hoşuma gitmez. Hepsi budur aslında. Yani herhangi bir yazarı, herhangi bir şarkıcı veya şarkıyı, herhangi bir filmi nasıl sevmemişsem, Aziz Yıldırım'ı da o şekilde sevmedim işte. Bu tamamen onun özelindeydi. Fenerbahçe'ye gelince; işte o konu başka. Fenerbahçe varsa Galatasaray vardır düşüncesinde oldum hep. Sarının yanında Lacivert ne kadar büyürse, Kırmızı'nın ufku o kadar genişler.
Bu ülkede geride kalan 10 yılda Türkiye Cumhuriyeti ordusu yekten içeri tıkıldı. Ne cd ler, ne deliller yaratıldı, ne darbe planları uyduruldu...
Bu ülkede gazeteciler hala içeri tıkılıyor, yazıları, fikirleri yüzünden...
Bu ülkede küçücük çocuklar kafalarına gaz fişeği sıkılarak öldürülüyor da, bu ülkenin en tepesindeki adam onu kafasına göre terörist ilan edip anacığını yuhalatıyor.
Bu ülkede aydınlar yakılarak katlediliyor, insanlar uçaklarla bombalanıyor...
Bu ülkede haklı ile haksız, suçlu ile suçsuz, arlı ile arsız birbirine karışmışken.... Tüm bu tabloyu yaratanların ortaya çıkardığı bir süreç, süreç içerisinde sunduğu deliller, yaptığı yargılama ne kadar adil olabilirdi ki? Ne kadar inandırıcı olabilirdi?
Meseleye hukuki açıdan bakmıyorum. Öyle engin bir hukuk bilgim, teamüllere hakimiyetim yok. Lakin çok şükür, hala kötü günler için sakladığım 3 kuruşluk aklım var. 5 vakit namaz kılmam, oruç da tutmam, hacca da gitmem... Velhasıl sırf bu yüzden iyi bir Müslüman olmasam da, çok şükür kul hakkı da yemem. Hayatta en korktuğum şeydir hatta kul hakkı yemek...
Bugün sırf Aziz Yıldırım'ı sevmediğin için, sırf Fenerbahçeli olmadığın için, sırf Galatasaraylı, Beşiktaşlı, Trabzonsporlu, bilmemnesporlu olduğun için, Sarının yanında laciverti hiç sevmediğin için, Mahmut Uslu'dan nefret ettiğin için "Fenerbahçe şike yaptı!" diye düşünüyorsan... Unutma ki, o komutanları içeri tıkanlar da Atatürk ve Cumhuriyeti sevmiyorlardı. Berkin'i vuranlar çocukları, gazetecileri hapislerde çürütenler de "fikirleri" sevmiyor, aydınlardan nefret ediyorlardı...
Birini sevmemek ne zamandan beri suç işlediğine kanaat getirmek için yeterli oldu? Hukuk başkaları için çiğnenirken, sevmediklerimiz için çiğnendiğinde "oh olsun" muydu? Adalet bir gün en çok bize lazım olduğunda, ya adaleti uygulayacak olanlar bizi sevmeyenlerden seçilirse?
Bugün Fenerbahçe'yi yönetenlerin tavırlarını da doğru bulmuyorum. Haklı iken haksız duruma düşmek konusunda müthiş bir çaba sarf ediyorlar anlayamadığım bir şekilde.
Ama, Fenerbahçe şike yaptı mı?
Ben yapmadığını düşünüyorum. Çünkü benim vicdanımda bu ispatlanamadı. Kendi gözlerimle görmediğim sürece de, sırf Aziz Yıldırım'a kıl oluyorum diye "şikeci Fenerbahçe" demeyeceğim. Şikeyi renkler yapmaz, şikeyi bireyler yapar. Bu kadar basit, bu kadar yalın benim nezdimde bu konu. Suçu ispatlanana kadar da herkes masumdur. Bu temel hukuk kuralı hepimiz için gerekli olur bir gün...
Sırf boyun eğmedi diye Fenerbahçe hapsedilemez...
Sırf Başkanı susmadı diye Fenerbahçe susturulamaz...
Ve hiç çıkarmayın aklınızdan,
Ali İsmail Korkmaz, Fenerbahçe yıkılmaz!
—————