Blog

11.01.2016 12:10

Hiç bir şey ölmez...

Oturdum bilgisayarın başına... Yorucu bir haftaydı geçen hafta. Özellikle duygusal açıdan. Biraz yazayım, kendime gelirim dedim. O sırada David Bowie'nin öldüğünü öğrendim... Bir kayıp daha... Gençliğimden ve hatta çocukluğumdan ne varsa anıların içine gömülüyor.

Geçen hafta Birsen ablayı kaybettikten sonra, düşündüm de, Ataköy 9.Kısım da çocukluğuma ait ne varsa bir bir gitti...

Dedem önce... Sonra babaannem... Anneannem ve en son Birsen abla. Odamın penceresinden baktığımda hemen hepsinin evini görebiliyordum. Birsen ablanınki biraz arkada kalıyordu ama ona doğru giden cadde tam da benim odamın baktığı taraftaki otopark çıkışından düz devam ediyordu. O caddenin sağında babaannem, solunda dedemler, en sonunda da Birsen ablanın evi vardı... Anılar işte... Ben ölümün bir son olduğuna inananlardan değilim. Velhasıl özlem bir burukluk yaratıyor işte yüreğinde insanın.

Sonra bir an için David Bowie'in ölümüne dair bir şeyler karalayayım dedim. Under Pressure'dan gireyim, Queen'den çıkayım derken bir saniyeliğine insanların yapacakları yorumlar geldi gözümün önüne;

* Elin gavuru için bu kadar üzülenler şehitlerimize de üzülse keşke
* Bowie'ye üzülüyorsun da, Neşet Ertaş'a da bu kadar üzüldün mü??
* Dis iz şov bizinız dostum, biri gider, öbürü gelir, üzme kendini vs...

Sonra Beyaz için yapılan yorumlar gözümün önünden geçti. Sosyal medya bir silah aslında ve onu kullanmayı bilmeyenlerin elinde öldürücü bir hal alabiliyor. Yazık...

Sonra şehit haberleri ve Birsen ablanın cenazesi ile aynı anda kalkan gencecik bir şehit cenazesi. Askerler, komutanlar, polisler, politikacılar... Ve elbette şehdin ailesi. Hepsi gariban, hepsi biçare, hepsi bitkin ama kaderine boyun eğmiş...

Adamın teki geldi, "ben bilmemkim, bilmemnere milletvekiliyim, başınız sağolsun" diyip elimizi sıktı. Ardından şehdin tabutunun başına gidip nöbet tutmaya başladı. Bütün kameralar anında fotoğraf çekmeye, görüntü almaya başladı. 1 dk kadar bu şov devam etti ve arkadaş gidip protokolün yanında yerini aldı.

Biz orada, şehidin ailesi de yanıbaşımızda, acımızla başbaşa kaldık.

Ölüm en büyük nasihatmiş. Bu nasihati görmezden gelen ne çok insan var diye düşünüyorum bu aralar.

Cenazede şov yapanlar, Beyaz'a giydirenler, Alevileri, kadınları, Kürtleri, gavuru küçümseyenler... Gencecik çocuklar ölürken (askeri, sivili fark etmez), bu ölümlerden nemalananlar (politikacısı, halkı fark etmez), önüne geleni düşünceleri için yargılayanlar, asıp kesenler, ayar verenler... Eline geçen her canlıya fiziki ya da mental acı çektirenler...

Yaşadığımız çağ muhteşem olanaklar sunarken bize, aslında akıl almaz bir sınavdan geçiriyor seni, beni, hepimizi...

Kimimiz hasta yatağından doğruluyor son bir gayretle, oğlunun elinden tutarken, "doktor, uzatmayalım artık bu işi" diyebilecek kadar cesur duruyor, kimimiz al bayrağa sarılı bir şehit tabutu başında poz verecek kadar küçülüyor...

Biri kalkıp "adam gibi adam" demiş diye "adamlık" tarifi yapanlar, hastanedeki o kadın kadar "adam" olamıyor.

Bir cümle zihnimde yankılanıp duruyor sabah sabah ve bu cümle tek tesellim oluyor...

Hiç bir şey ölmez her şey yaşar...

Hiç bir şey ölmez
Her şey yaşar............

 

—————

10.01.2016 08:46

Fantazi

Nüfusunun ezici (bu sıfatı özellikle kullandım) çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede, Müslümanları aydınlatan bir kurumun son 1 aylık açıklamalarına bakınca ortaya şoyle bir durum çıkıyor;

Bir baba olarak, kızını nişanladığında tembih et evlenene kadar el ele tutuşmasın. Alevi'ye zinhar verme zaten. Ha, baktın bu şartlarda koca bulamiyor, en kötü sen sevişirsin artık. Birileri bunu haber yaparsa da siktir et, biz onu kodese tıkarız. Hadi beline kuvvet.

Diyanet bir de dergi çıka...rsın, poşet içerisinde satılır anca...

Zira böyle fantaziler Playboy'da yok yemin ederim.

 

—————

08.01.2016 11:09

Fıkra

Nasreddin Hoca bir gün bir köye muhtar seçilmiş. İlk icraati de köyde Cuma Namazı için izin duyurusu yapmak olmuş. Köydeki caminin imamını çağırmış yanına ve demiş ki, "imam efendi, çık şu minarenin tepesine, seslen köy halkına ve de ki bundan böyle köylü için cuma namazı kılmak, cuma namazı saatinde camiye gitmek serbesttir. Herkes özgürce ibadetini gerçekleştirebilecektir!"

Tabi imam Nasreddin Hoca'ya garip garip bakmış...

"İyi de hoca, zaten köylü serbestçe namazını kılıyo...r yıllardır. Cuma'ya gelmeyen köylü yoktur bizde, hiç de sıkıntı yaşamadık bugüne kadar. Niye böyle bir duyuru yapıyoruz ki?? Çok komik olmaz mı?"

"İmam efendi, imam efendi!" diye hiddetlenmiş Nasreddin Hoca.

"Ben kimim imam efendi? Söyle bakalım!"

"Sen Nasreddin Hocasın" diye cevaplamış imam da.

"E peki eşeğe ters binmem, göle maya çalmam, hırsızın hiç mi suçu yok demem normal de, bu duyuru mu anormal? Çık şimdi o minareye hemen!" demiş bizim hoca.

Öyle işte.

Cümleten hayırlı cumalar kardeşim.

 

—————

07.01.2016 07:43

Oda 5123...

Bazen sadece beklersin...

Uzatırsın kafanı pencereden, ufuktaki denize bakarsın ...

kaç deniz daha görürsün, kaç gün doğumu, kaç mevsim, bilmezsin... öylece bakarsın denize... ve beklersin...

hangisi son nefesin, bilmezsin...

 

—————

05.01.2016 09:14

Berkin

Vurulduğunda 14 yaşındaydı. Öldüğünde, yaş 15, kilo 16 idi... Ve bugün yaşasaydı 17.yaşını kutlayacaktı Berkin. Böyle rakamlarla yazınca ne kadar da şiirsel, değil mi?

Git bak mezar taşına, doğumu 1999, ölümü 2014 yazıyor.

Ve hiç şiirsel değil.

...

Başına gaz kapsülü isabet etti. Polisin direkt hedefe doğrultarak ateş etmesinin suç olduğu gaz kapsülü ile öldürüldü Berkin.

Harcadığı milyonların hesabını vermeyen, çaldıklarının hesabını vermeyen, yaptığı hiç bir şeyin hesabını vermeyenlerin ülkesinde, denizdeki bir kum tanesi yapmaya çalıştılar O'nu.

Unutkan milletiz vesselam. Depremleri çabuk unuturuz, skandalları çabuk unuturuz, hırsızlıkları, cinayetleri, yolsuzlukları, ihmal sonucu yaşanan faciaları çabuk unuturuz. Biliyorum ki, onlar da buna güvendiler. 14 yaşındaki bir velet demir bilye atıyor diye gaz kapsülü ile öldürüldü ve onu öldürenler, tek varlık sebebi bana hizmet olanlar tarafından kahraman ilan edildi.

Adam çıktı, o ayakkabı kutuları da, paralar da oğluma ait değil, iftira ediyorlar dedi... 3 ay sonra oğlu tıpış tıpış gidip kendine ait olmayan paraları çuval içinde teslim aldı. Gıkı çıkmadı bu milletin.

Velhasıl, Mustafa Fehmi Kubilay'ı unutmaz, Nene Hatun'u unutmaz, Uğur Mumcu'yu unutmaz, Ahmet Taner Kışlalı'yı, Abdi İpekçi'yi, Ali İsmail Korkmaz'ı, Deniz Gezmiş'i, Berkin Elvan'ı ve diğerlerini unutmaz bu millet.

Bugün Güneydoğu'da insanlar sokaklardaki cenazelerini alamıyorlar. Ölülerin cesetleri sokaklarda, canlıların cesetleri evlerde, görüyor bu millet...

Sen demir bilye atıyordu diye 14 yaşındaki çocuğu öldürürsün de, elindeki ekmeği evine götürürken öldürüldüğünü bilir bu millet.

Ne hepi topu 40 kiloluk bir çocuğun öldürüldüğünü, ne de anacığının mitinglerde yuhalattırıldığını unutur bu millet.

Hiç bir ana, kuzusunun büyümesini istemez derler... Hep o çocuk hali ile kalsın, anası onu sarmalasın, öpücüklere boğsun, "annem!" diye boynuna atlasın, pamuk ellerini koynuna alsın ister...

Berkin artık hep 15 inde...

İçinizdeki zehire, kötülüğe, vicdansızlığa, şeytanlığa inat, Berkin artık hep 15 inde...

Allah razı olsun usta!

 

—————

03.01.2016 18:39

Kitap geliyor!

Dün gece itibariyle kitabımı yazmaya başladım. Daha önce blogumda yazdığım yazıları derlemeyi düşünüyordum. Ancak fikrim değişti ve yıllardır dostlarımla, dertleşmek isteyen arkadaşlarımla ve hatta bazen hiç tanımadığım insanlarla yapmış olduğum sohbetlerde anlattıklarımı, hayata bakış açımı, özellikle son 5 yıldır çıkmış olduğum kendimi bulma yolculuğumda cebimde biriktirdiklerimi paylaşmaya karar verdim. Yazacağım o kadar çok şey varmış ki... Bu hasta halimle bile bilgisaya...r başından kalkamıyorum. 15 yaşımdan beri hayal ettiğim, vefatından hemen önce dedeme söz verdiğim bu kitap için sabırsızlanıyorum.

Ne yalan söyleyeyim, 9 Eylül'den beri beni takip etmeye başlayan, yazılarıma olumlu olumsuz tepkisini dile getiren, her şeyden önemlisi, beni okunmaya, takip edilmeye ve eleştirilmeye layık gören onlarcanız da, özellikle motivasyon ve cesaretlendirme adına bu kitapta büyük emek sahibisiniz.

Hayat sadece politika değil. Hayat sadece aşk, aile, dostluk, ölümler veya doğumlar da değil. Hayat bunların bütünü ve ben kendi gözümden bu bütünü anlatmaya çalışacağım. Kimseye ayar vermeden, ahkam kesmeden, olduğum gibi.

Ben bu kitaba baktığımda kendimi göreceğimi biliyorum.

Bakalım, siz kimi göreceksiniz...

 

—————

31.12.2015 12:26

Yeni yıl!

Hadi size bir sır daha vereyim;

Hani diyorum ya hep, trafik kazalarının sebebi trafik canavarî değil, pahalılığın sebebi enflasyon canavarı değil diye...

Hah, işte sizden bir şeyler götüren 2015 değildi ve bir şeyler getiren de 2016 olmayacak.

...

Her şey "ben" de başlıyor, "ben" de bitiyor. Karar verin, uygulayın ve sorumluluk alın derim şahsen... Sadece rakamlardan ibaret bir şeyden medet ummaktan iyidir.

Herkese hak ettiği, ümit ettiği, arzu ettiği şeylerin gerçekleşeceği bir yıl diliyorum.

Ve lütfen aklınızda bulunsun;

Sen neye hazirsan, o da sana hazırdır.

 

—————

31.12.2015 09:00

MUTLU YILLAR!

Bir ibadet özgürlüğüdür gidiyor...

AKP' li bir vekil Cizre'ye nasıl girdiysek ODTÜ'ye de öyle gireriz diyor. E bu kafanın ODTÜ'ye sınavla girmesi mümkün değil zaten. Normaldir böyle konuşması. Bir diğer zibidi, üniversite içerisinde ibadet özgürlüğü isteriz diye basın açıklaması yapıyor. 15 tane mescit yetmemiş, gidip basketbol sahasında namaz kılarak şov yapıyor. 1 hafta sonra Cumhurbaşkanı'nın Kabe'de namaz öncesi fotoğrafları yayınlanıyor, gazeteci "Kabe'nin içinde namaz kıldık, kaç Müslüman'a nasip olmuştur ki bu?" diye soruyor. Ben 2015'in sorusu seçiyorum bunu!

Dini politikaya alet etmek, görgüsüzlük, sahip olduklarınla sahip olmayanları ezmek... Ve bunları yapanların hepsi Müslüman. Birader 1 tane de gerçek Müslüman çıksın ortaya da isyan etsin... Yok... Tıs. Güçlünün güçsüzü ezdiği, hem de acımasızca, fütursuzca ezdiği bir coğrafyada, son derece sıradan bir fotoğraf. Yıllardır ezilen bir kesim, ezme sırası kendisine geçince hakkını kullanıyor işte. Velhasıl, bir gün o keser dönecek, sap dönecek, keser de sap da herkese girecek, benden söylemesi... İntikam duygusu, kompleks, hırs ve öfke... sonu olmayan bir kavganın neferleri çünkü... Ve tarih herhangi bir savaşta "kazanan" çıktığını yazmadı henüz.

Bu topraklarda hangi konu dilden düşmüyorsa, o konuyla ilgili derin toplumsal problemler, psikolojik sorunlar ve ciddi bir sömürü, bolca da palavra vardır, dikkat edin. Din elden gidiyor, ibadet özgürlüğümüz yok, dinimizi yaşayamıyoruz diyen Müslümanların camileri ülkedeki okullardan fazla. Diyanetin bütçesine neredeyse hiç bir Bakanlık yaklaşamıyor bile.

Küfürlere de dikkat edin...

Evde çocukluğu boyunca cinsel dürtüleri bastırılan, psikoloji olarak ezilen, hiç bir şekilde eğitim almayan milyonlar, sokağa çıktığı an becermeye şarap çanağından başlıyor afedersiniz.

"Kalıbını si...yim"
"Şarap çanağını si...yim"
"Ayarını si...yim"
"Kullandığın arabayı si...yim"
"Yaptığın yemeği, yazdığın yazıyı, aldığın nefesi, seyrettiğin diziyi, gittiğin okulu, tuttuğun takımı, gelmişini geçmişini s...yim!"

Toplumsal bir grup seks söz konusu. Bu eylemi dilinden bu kadar düşürmeyen bir nüfusun, eylemin gerçekte olması gerektiği yerdeki performansı ise dram muhtemelen. Atalarımız yüzyıllar önce uyarmış çünkü; havlayan köpek ısırmıyor.

2 gün önce neredeyse yürümeyen trafikte kıçıma kadar girip daha hızlı gitmem için selektör yapan sığırlardan bahsetmiştim. Yakın bir dostum ise dünkü kar trafiğinde emniyet şeridindeki dallamalardan bahsetmiş. Bunlar yüzünden 15 dk da sadece 100 metre gidebilen 2 ambulans, o 2 ambulansın arkasına takılan diğer dallamalar...

Yani ülkeye dışarıdan şöyle bir baksan, ahali gerek trafikte gerek ortalıkta bir birini düzmek ile meşgulken, çok şükür tek derdi ibadet özgürlüğünün olmaması. Cami yetmiyor, basketbol sahasında da namaz kılmak istiyor.

Ama gir bak Facebook hesaplarına her birinin, 2016 da sağlık, barış ve sevgi diler herkes için. Sevginin de, barışın da, dinin de içi öylesine boşaltıldı ki... Bunları dileyenlerin, gözleri dönmüş şekilde emniyet şeridini kapattıklarını görünce, "ibadet özgürlüğü isterizzz!!" diye bağırdıklarını duyunca, üzerine de Cumhurbaşkanı'nın o fotoğrafları gözümün önüne gelince.........

2016 dan çekinecek bir şey yok diyorum.

2016 bizden korksun kardeşim.

 

—————

29.12.2015 22:05

Sığır çobanı...

TEM'de köprüye doğru saatte 13 km ile giderken ve önünüz koprüye kadar tıkaliyken, arkanızdan daha hızlı gitmeniz için durmaksızın selektòr yapan beygirlerin olduğu bir coğrafyada, sosyal, politik ve ekonomik sorunların çözülmesini ummak, fazla iyimser bir yaklaşım sanki...

Beygir çünkü... Adı üzerinde işte...

Kendi hayal dünyasında, önündeki arabanın uçabileceğini düşünebilen (ya da düşünebiliyor numarası yapabilen) bir sığır o çünkü...

...

O yüzden normaldir bir çobana ihtiyaç duyması.

 

—————

27.12.2015 08:41

Ayar

Kayseri'deki çocuklara üzülüyorsun, "Güneydoğu'daki çocuklara veya Suriyeli çocuklara niye üźülmüyorsun??" diyorlar.

Ankara'daki patlamada ölenlere üzülüyorsun, "Diyarbakır'daki patlamada ölenlere niye üzülmüyorsun??" diyorlar.

Paris saldırısında olenlere üzülüyorsun, "şehitlere niye üzülmüyorsun??" diyorlar.

...

Öyle yazıyorsun, "böyle" yaz diyorlar.

Böyle yazıyorsun, "şöyle yaz" diye ayar veriyorlar.

Lan oğlum, nesiniz siz?? Neyin ayarını veriyorsunuz millete ya?? Oğlum istediğime üzülürüm, istediğime üzülmem. Hepsine ben mi üzüleyim lan?? Birazına da sen üzül bi zahmet!

Bazilarının sırf ayar vermek için Facebook'ta hesap açtığını düşünüyorum. Beyinde fosfor kalmayıp, contaları da gevşetince bildiğin süzme manyak oluyorlar! Ona ayar, buna fırça...

Hadi kışt ya!

Valla kışt!

 

—————