Blog

11.02.2015 21:35

Moskova

Moskova İzlenimlerim;

* Moskova acaip soğuk. Havası yani.. Bildiğin soğuk...
* İnsanları da soğuk.. Bir tane surat gülmez mi bir şehirde ya?
* Moskova acaip soğuk...
* Fuar İstanbul'da da, Moskova'da da aynı.. Gıda fuarı diye karnını doyurmaya gelenler, ellerinde koca poşetlerle eşantiyon kovlayanlar, mini etekli kızlar ve bu arada ciddi ciddi iş imkanı yaratmaya çalışan, son derece kurumsal toplantılar yapan ziyaretçiler.. Kendi adıma eşantiyon kovalayan insanların özellikle buranın oerakende piyasası, Rus insanlarının damak zevki ve beklentilerine dair çok önemli ışık tuttuğunu düşünüyorum bize.
* "Food City" adını bir yere not edin. 2-3 seneye kalmadan herkes bunu konuşuyor olacak.
* Moskova'nın soğuğu anlatılır gibi değil, acaip soğuk.
* Hayatımda gördüğüm en geniş caddeler bu şehirde.
* Yolda yürürken, elinizi kaldırıp herhangi bir arabayı durdurabiliyor ve taksilere oranla çok daha uygun ücretle istediğiniz yere bıraktırabiliyorsunuz kendinizi. Bu şehirde herkes potansiyel korsan taksici. Bizim taksiciler 2 dakikada katil olur burada. Sarı taksiler de korsan aslında. Turist olduğunuzu bir anlasın, 400-500 ruble ödeyerek gidebileceğiniz bir yere 5000 ruble fiyat çekebiliyor.
* Moskova acaip soğuk.
* Moskova bildiğin manyak şöförler diyarı. Kadını, erkeği, yaşlısı genci fark etmiyor. Manyak hepsi.
* Benzin 50 cent. Bu yüzden de hayatımda hiç bir şehirde görmediğim kadar jip ve suv var burada.
* Çok acaip soğuk bir şehir Moskova.
* Moskova'da metro ile gidemeyeceğiniz bir yer yok. Muhteşem bir metro ağı var gerçekten. Bu ağı geliştirmeye de devam ediyorlar.
* Özellikle Stalin zamanında yapılan binalar ve yollar çok görkemli. Hele ki zamanında 7 si de devlete ait, ancak kısa bir süre önce özelleştirilmiş ve bizim konakladığımız eski adıyla Ukrayna Otel, şimdiki adı ile Radisson Royal Oteli'nin de arasında bulunduğu yüksek, sivri çatılı yapılar SSCB'nın gücünü simgeliyor bence bu şehirde...
* Acaip soğuk bir şehir burası.
* Putin burada Allah. Çok net.
* Rusya bir 6 ay daha maksimum krizi yaşar ancak sonra mutlaka ABD ve AB ile el sıkışacak diyorlar. Bu yüzden de ticaret yapmak için çok uygun bir dönem. Bu krizi fırsata çevirebilecek olanlara tabi...
* Burada kimse İngilizce bilmiyor. O yüzden "this city is really cold dude!" desem de kimse anlamayacak...
* Moskova'non soğuğunu anlatamam... O kadar yani...
* Rus mutfağı diye bir şey yok. Balıkları genelde nehir balığı, etleri eeeh işte, ben zaten sebze yemem ama 9 ay kış yaşayan bir ülkede ne sebzesi olacak zaten? Ayrıca servsileri müthiş yavaş. Bu ülkede her şey ağır çekim hareket ediyor sanki.
* Kızı erkeği fark etmiyor... Güzelleri inanılmaz güzel, çirkinleri inanılmaz çirkin. Arası yok.
* Buraya gelirken mutlaka aklınızda bulunsun; Moskova çok soğuk oluyor. Benden söylemesi.

—————

06.02.2015 21:30

Futbol tarihi...

5.Şubat ve 6.Şubat adeta futbol tarihine damga vurmuş 2 tarih... 5 inde Neymar, C.Ronaldo, Hagi, Tevez, van Bronchorst ve Palacio gibi yıldızların doğum günü. 6'sı ise tarihin belki de en iyi takımlarından Manchester United'ın uçağının Münih'te düştüğü tarih... Tanrı o kazada belki Bobby Charlton gibi bir efsaneyi yanına almaya kıyamadı. Ancak pek çok yıldız daha çocuk denebilecek yaşta hayatını kaybetti... Şimdi bir düşünsenize, bu 2 tarih hiç olmasaydı futbol nerede olurdu? Kim bilir, belki başka tarihler ve kahramanlar yaratırdı... Bunu düşünmek bile yaşamın kusursuz sistemine hayran bıraktırıyor.....

—————

06.02.2015 11:01

"Sipariş alma"... Yapamıyorsan alma...

"Kaç senedir garsonsun?" diye sordum. Şöyle bir gerindi... "ohooo, çok oldu, tam 8 yıldır garsonum" dedi... "peki sence patronun kaç para harcamıştır burası için?" diye sorunca bir durdu, 2 hesap yaptı aklından... "trilyonluktur burası" diye cevap verdi... "hah işte, sen o 8 seneni de, patronunun trilyonlarını da çöpe attın az önce" dedim... Diparişimi verirken gözlerinin içine bakarak, tane tane (önceden tecrübeliyim çünkü) anlattım; "bir tabağa sadece söğüş domates istiyorum. Üzerinde sadece zeytinyağı ve kırmızı pul biber olsun. Ne yeşillik, ne biber.. hiç bir şey olmasın. Sadece domates, zeytinyağı ve kırmızı biber.." 10 dakika sonra bana getirdiği tabak bu... Bu çocuğun bir suçu yok aslında. Yıllardır kurumsal firmalara verilen sözde (!) satış eğitimlerinin sığlığı ve ne yazık ki her türlü konsepte, mobilyaya, aksesuara ve dükkana trilyonlar döken patronun işi yapacak adamlara aynı hassasiyeti göstermemesi, yeterli bütçeyi ayırmamasında sorun sanki.. Her yerde aynı bu durum İstanbul'da özellikle... Yazık.... Gerçekten úzülüyorum...

—————

23.01.2015 10:23

Kimlerdensin?

Bir süredir yayınlanan haberleri ve yorumları okuyorum.. spor olsun, politika olsun, aşk veya ölüm olsun...

Tespitim şu;

- Müslüman değilsen masonsun.. mason değilsen yahudisin (ki bir ton cahile göre ikisi aynı şey)... Yaradana inanmak yetmiyor...
- Rakip takımı tutuyorsan taraftar değil, ya şikeci ya şerefsizsin. Arası yok.
- AKP veya Erdoğan'ı desteklemiyorsan ateistin önde gideni, vatan haini ve kafirsin.
- Küpe takan erkeksen bu haram değil, mekruh. Yırttınla bittin arası bir şey.
- Türkün Türkten başka dostu yok bilirdik, meğer düşmana gerek yokmuş. Yedi düvel bir araya geldi bu kadar sallayamadı bizi...
- Türkler okumaz, bunu biliyorduk da, yazamazmış bunu da öğrendik.. yorumlara bakıyorum da, yarabbi ne cümle kuramamalar, ne iki kelimeyi bir araya getirememeler... zaten kelimelerin yüzde sekseni yanlış yazılıyor.. hele sinirlenildiyse bu oran 95 e çıkıyor... bir de Osmanlıca şart tabi...
- Bizden olmayana, yaşayana saygımız yok eyvallah da, ölene de saygı kalmamiş, biz ne zaman böyle olduk??
- Ali İsmail Korkmaz, çalan Bakansa eğer, asla yıkılmaz!

Nokta.

 

—————

31.12.2014 15:41

Sen + Ben + O = BİZ

İsimler vardı ben küçükken. Baran vardı, Berfin vardı, Ayşe vardı, Mustafa vardı. Büyüdüm ve gördüm ki artık sadece Türk var, Kürt var...

İsimler vardı;

Fatma Teyze, Saadet Teyze derdik.. Sokakta görünce "nasılsın Ayşe Abla?" diye sorardık... Büyüdüm ve gördüm ki artık sadece türbanlı, türbansız var...

İsimler vardı, henüz çocuktum ben;

Hürriyet, Kelebek, Güneş, Tercüman, Tan, Bulvar vardı... Kimisini alenen alır okurduk, kimisini gizlice, büyükler görmesin diye... Büyüdüm ve gördüm ki artık sadece yandaş gazete var. Biri diğerine göre yandaş... İsimler yok artık.

İsimler vardı... Çok da eski değil;

Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü derdik...

Artık iki ayyaş diyorlar...

Ben küçükken paralel sadece geometri kitaplarında, hoca camideydi...

Büyüdüm ve gördüm ki, paralel her yerde, Hoca Pensilvanya'da artık.

Çankaya vardı ben küçükken. Saray Dolmabahçe idi. Aksaray doğduğum semtin adıydı sadece....

Artık büyüdüm... Görüyorum ki, isimler yok artık. Sadece "bizden" ve "onlardan" var.

2015 ten dileğim; sen'i, ben'i, o'nu birleştirip, eskisi gibi "biz" olmaktır.

İsimlerimiz olsun sadece, dedelerimizin kulağımıza fısıldadığı...

Biraz huzur, çokca sağlık, bolca sabır olsun bir de...

Hepsi lazım olacak sanki.......

Mutlu Yıllar!

—————

08.12.2014 13:45

OSMANLICA

Disbiritör - Distribütör
Herkez - Herkes
Şarz - Şarj
Oda geliyor - O da geliyor
Hukuğun - Hukukun

Yani gerçekten Osmanlıca'nın öğrenilmesinde fayda var. 70 milyon insanın sadece tek bir dili katlediyor olması hiç adil değil.

 

—————

17.11.2014 15:36

MAĞDUR MAĞDUR MUDUR?

Topu poponla stop edeceksin, rakip futbolcuya ana avrat kefredeceksin, her kavgada en öndesin, en kritik şampiyona maçında, 2-0 dan 3-2 öne geldiğimiz maçta rakibe kafa atıp resmen takımına ihanet edeceksin, kameralara karşı rakip takım oyuncusuna sokak köpeği diyeceksin... Sonra küfür yiyince küsüp "ben bu vatanın evladı değil miyim" diyeceksin... İmam yellenirse cemaat hacet giderirmiş. Zerre protestoya, eleştiriye katlanamayan yöneticilerin eline kalmış bir ülkede topçunun protestoya küsüp milli takımı bırakıp gitmesi normaldir.

Küfürü asla kabul etmiyorum. Kim küfrettiyse bulunsun ve bir daha o stada giremesin. Ancak kimse kalkıp da Volkan'ı da savunmasın. Bir türlü iğneyi kendimize batırmadığımız için daha da kötüye gidiyoruz. Mehmet Topal, Gökhan Gönül, Caner, Bekir, Alper, Mert... Hepsi Fenerbahçeli, hepsi milli takımda oynuyor veya oynadı. Bir tanesi küfür yedi mi? Mesele Fenerbahçesi Galatasaray'ı değil. Ne ekersen onu biçersin. Ne Volkan, Ne Emre Belözoğlu milli takımda oynayacak karaktere ya da sorumluluğa sahip değiller. Bu benim fikrim elbette, beni bağlar sadece. Takımı da ben kurmuyorum. Dolayısıyla kırmızı beyaz forma kimin üzerindeyse sonuna kadar desteklerim. Ancak protesto da ederim, yuh da çekerim.

Hepsi ilkokul çocuğu sanki. Protestoyu yiyince küsüp kırılıyorlar. Yok yahu... Ne güzel İstanbul........

Hiç bir konuda sorumluluk alınmadığı, sorumlular cezalandırılmadığı için madende insancıkları gömeriz, 30.katlardan garibanları zemine çakarız, hızlı tren diye 50 yıllık trene 140 yaptırıp onlarca zavallıyı raylara gömeriz, lakin sadece aylığı 800 tl olanları tıkabiliriz içeri... Ağa babalar anamıza küfreder, bilmemneremize bimem ne yapar, Emre top oynamaz ona buna saldırır, Volkan poposuyla top durdurur, Terim rakip takıma tekmeyle dalar, sonra da "bana küfür ettiler, küstüm, oynamıyorum ben..."

Başımıza ne geliyorsa bu mağdur edebiyatından geliyor yemin ediyorum... Bıktım usandım...

 

—————

29.10.2014 13:30

ŞİİRLER -1

 

 

ESİR

yarin ağzından çıkan yemin olsam

damarında kan, aldığı nefes olsam

açıp kollarını dolasa boynuma

yıllarca yalnız o'nun esiri olsam...

 

------------------------------

 

DAVET

çağırsam yine seni

buluştuğumuz parka,

gelir miydin bir öğlen vakti?

 

...

bak, söz veriyorum;

çikolata ısmarlarım sana

hatta istersen

şeker bile alırım

hadi gel, nazlanma

yalvartma beni...

 

------------------------------

 

seni bildim bileli

gözlerin

bana öyle bakma

der gibi

...

yalvarırım artık

bana öyle bakma

der gibi

bakma bana öyle...

 

------------------------------

 

 

iki mavi bilirim

bakışlarındaki bir,

bir de

aramızdaki mavi

...

 

ilki için ölür insan

ikincisi

ölümden beter...

 

 

------------------------------

 

 

simdi sen güzelsin ya
hayat güzel
bu karşımdaki boğaz güzel

sen güzelsin ya şimdi
istanbul güzel

istanbul guzel sevdiğim......
sen,
istanbul 'dan güzelsin...

 


—————

18.10.2014 01:02

BİR İNTİHARIN ANATOMİSİ...

 

Dün izledim malum videoyu ilk kez.. ve son kez de az önce.

Bu sürede video için yapılan yorumları okudum. Sabırla, tekini bile atlamadan. Dalga geçeni, küfredeni, üzülüp kahrolanı, onu anladığını söyleyeni, onu hiç anlamadığını söyleyeni vs...

Kendisini hiç tanımadım. Araştırmadım da.. kim olduğu ile ilgilenmiyorum çünkü. İntiharı seçmiş olmasına, kendine özel inancına ve cesaretine (veya korkaklığına, fark etmez) ciddi saygı duyuyorum. Biz nefesi seçiyoruz kendimizce her gün, o kendi karanlığını bu şekilde aydınlatmayı seçmiş.

Nasıl bu raddeye gelmiş olabilir gayet iyi anlıyorum çünkü onu dinlerken aynada kendimi dinliyor gibi oldum. O gitmeyi seçti bir sabah, ben kalmayı seçiyorum her sabah.

Gel gelelim, yapılan yorumlar dünyanın ne halde olduğunu bir kere daha göstermiş oldu. Bence dünya ve insanoğlu hep böyleydi. Sadece iletişim olanaklarındaki kısıt, bizim bunu görmemize engel oluyordu. Bugün ipini koparan herkes fikirlerini gözümüzün içine sokabildiği için sanki bu yeni oluyormuş gibi düşünüp hayıflanıyoruz.

7 aylık bebeğe tecavüzü diline dolayabilen bir zihniyet ile acı ve kırgınlıkla son nefesi seçen birinin ardından kendi içindeki kötüyü, kötülüğü kusan zihniyet arasında hiç bir fark yok. Kötü kötüdür ve çıplaklığı işte böyle ürkütücüdür...

4 sene önce katılmaya başladığım seminerlerde gördüğüm şey şuydu; herkesin bir hikayesi var ve sizi temin ederim bu hikayelerin en kötüsü sizinki değil hiç bir zaman...

35 yaşındaki bir adam ölmeyi seçti dün, kendi özgür iradesiyle...

Ve ben onun ardından yapılan yorumları okuduğumda o mu yoksa yaşadığını iddia eden adem oğullarının içindeki insanlık mı daha ölü karar veremiyorum...

Ölüye saygı yok...
Diriye saygı yok...

Din var, Allah var, peygamber var...
Biraz insan yok...

İnsan olmak ve hayatı hayvanlardan daha az anlamak ne hazin şey demiş Pistrati ve ne kadar güzel söylemiş...

Yúzündeki o haylaz gülümsemeyi görür gibiyim şu anda genç adam. Umarım karanlığını az da olsa aydınlatmayı başarabilmişsindir ve yolun hep aydınlık olur.

Güle güle...

—————

26.08.2014 21:12

SİYAH BEYAZ!

Biz Türkler misafirperver, ince düşünceli ve nüfusunun yüzde 90 küsuru Müslüman bir ülke olarak Hak'tan yana bir milletiz değil mi? Hep böyle anlattık, hep bunlarla büyüdük..
Sene 2005. Türkiye - İsviçre milli maçı. 4-2 kaybettiğimiz maçtan sonra evimize misafir gelen İsviçre Milli takım oyuncularını dünyanın gözü önünde tekmeleyerek soyunma odasına kovaladık... Şu anda milli takımlar sorumlumuz, bence Galatasaray tarihinin en büyük teknik direktörlerinden sayın Fatih Terim de vardı tekme sallayanlar arasında, centilmenliği ile bildiğimiz Şifo Mehmet de...Yok, teşbih yapmıyorum. Bildiğin dövdük adamları. Sille tokat hem de. Alpay'ın tekme atmak isterken nasıl havada uçarak yere kapaklandığını dün gibi hatırlıyorum hala...
Peki sayın Başbakanımız ne yaptı Soma'da? Kendisini protesto eden bir gence sille tokat dalmadı mı? O genç 2 hafta sonra "aslında ben yüzümle sayın Başbakanımın eline çarptım sert şekilde" demedi mi?
E imam böyleyken.... Cemaatten ne yapmasını beklersiniz ki?
Dün akşam bu Türkiye'nin güzide(!), en büyük(!) ezeli rakip, ebedi dost(!) takımı bir araya geldi. Bu ülke sporuna her branşta yaşattıkları onlarca kepazelikten sonra, formalarına sponsor bulamayan (sponsorumuz taraftarımız masalı çok komik, değil mi?) bu iki yüz milyon dolarlık takım bozuntuları, sahada ne üdüğü belirsiz bir şey oynamaya çalışırken, seyirci üzerine düşeni layıkıyla yerine getirdi elbette...
Ancak en dramatik olanı ise sözde Soma'daki acıya ortak olunması için Manisa'da oynatılan bu maçta Fenerbahçe kaptanının maç sırasında yapmış olduğu kepazelik, maçtan sonraki o terbiyesiz açıklaması ve her saniye ne kadar düzgün bir yönetim ve takım olduklarını kendilerini paralayarak anlatmaya çalışan Fenerbahçe yönetiminin buna ses çıkarmamasıdır. Bizim tarafta yapılanlara ses çıkarmayan yönetimimiz için bir şey demeye bile gerek görmüyorum. Kendileri basketbol takımımızı sahadan çekerek benim gözümde meşruiyetlerini çoktan yitirdiler!
Bir de bugün açıklama yapmış Volkan... Bildiğin savunmuş kendisini... Şaşırdım mı? Hayır! Neticede adam mı vurdu??

Barcelona ve Real Madrid maçlarını gözünüzün önüne getirin.. O nasıl bir maç biliyor musunuz? Sanki Kürtler bir takım kurmuşlar, demişler ki bakım bu bizim takım: Amed (Amed Diyarbakır'ın Kürtçesi değil bu arada biliyorum, o konuya hiiç girmeyeceğim). Rengimiz sarı kırmızı yeşil ve biz Türkiye den ayrılmak istiyoruz. Hah! İşte o takım gelecek, Şükrü Saraçoğlu'nda Fenerbahçe ile oynayacak.. Ve o maçta sarı kırmızı yeşil poşulu, bayraklı, formalı taraftarlar Fenerbahçe taraftarları arasında oturacak.. Düşünün bir... Olmaz değil mi?? Mümkün değil yani... Kan çıkar... Ama İspanya da oluyor işte güzel kardeşim...

Beşiktaş'ın 2 yıldızı var. Adamlar 2 senedir hangi stadda oynayacaklarını şaşırmış durumdalar. Her haftasonu bakıyorum bizim arka bahçeye, bu hafta burada mı oynayacaklar acaba diye... Avrupa desen, Liverpool maçındaki desibel rekoru var, Chelsea:0 Sergen:2 var, bir de 8 yedikleri maç. Hepsi bu. Lakin öyle bir sponsorluk anlaşması yaptılar ki, hem de bu şartlarına rağmen, o Fikret Orman'ı ne kadar sırtlarında taşısalar azdır.

Haa, bir de rahmetli Süleyman Seba var.. Dün sahada tepişen suretler, 2 hafta önce sayın Seba'nın büyüklüğünden, efendiliğinden, centilmenliğinden falan bahsedip, gözleri dolu dolu bakıyorlardı ekranlara...

Ben kendimi bildim bileli Galatasaraylıyım.. Hem de bildiğin deli fanatik Galatasaraylı... Lakin beni bile öyle bir hale getirdiler ki artık, şu Fenerbahçe, şu Galatasaray, şu Emre, şu Melo, şu Volkan, şu Burak falan silinse 1-2 sene spor sahnesinden....

Bir taraf bağırsa; siyah!!!

Biz de bağırsak tüm gücümüzle; Beyaazz!!!

Gidip Vodafone Arena'da, denize karşı izlesek maçımızı... Sırtımızda kırmızı forma ile.

İmrenmiyorsam adam değilim.........

 

—————